Haber

Erdoğan: 31 Mart yerel seçimlerinde elde ettiğimiz başarıyı perçinlemek istiyoruz (3)

‘KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİNİ 3 AY UZATIYORUZ’

Depremin istihdam etkisini en aza indirmek için başlatılan Kısa Çalışma Ödeneği’nin 3 ay süre ile uzatıldığını kaydeden Erdoğan, “Kardeşlerimize kimi çok uygun zeminlerle kredi, kimi hibe olmak üzere çok değerli destekler veriyoruz. 93 binden fazla depremzede yerinde dönüşüm başvurusu yaptı. Bu sayının daha da artacağına inanıyorum. Kahramanmaraş, Hatay, Malatya ve İslahiye ve Nurdağı illerimizde de devam ettirme kararı aldık. Ayrıca değerlendireceğiz. bu bölgelerle birlikte illerimizden bireysel başvurular var.Hazine ve Maliye Bakanlığımız yakında konuyla ilgili detayları milletimize açıklayacak.Programlarımızı deprem bölgemiz başta olmak üzere ülkemiz genelinde toplum yararına açmak için hazırlıklarımız devam ediyor.Hesaplamalara göre 6 Şubat depremlerinin ülkemize maliyeti 104 milyar doların üzerinde.Sadece bu yıl depremle ilgili harcamaların 762 milyar lirayı bulmasını bekliyoruz. Bu sayı ne kadar büyük olursa olsun, ekonomi Taşınması ağır bir yük. Üstelik 2013 yılından bu yana yaşadığımız her olayın bir boyutunu oluşturan ekonomik saldırıların etkileri devam ederken bu maliyetle karşı karşıya kaldık.”

‘Türkiye’yi büyütme hedefimizden geri dönmek söz konusu olmayacak’ Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Unutmayın, içeriden birilerinin ‘tüketmeyin, yatırım yapmayın, Türkiye’ye gelmeyin’ kampanyalarıyla ülkemizi yok etmeye çağırdığı günleri yaşadık. Bütün bu hamlelerin çaresini her konuda ve her zaman olduğu gibi kendi potansiyelimizi harekete geçirmekte, kendi gücümüzü kullanmakta, kendi hedeflerimizi hedeflemekte bulduk. Her zaman söylediğimiz gibi yatırımla, istihdamla, üretimle, ihracatla, cari fazlayla, ülkemizi büyütmek, cari fazla vermekle hedeflenen bir strateji değil. üretimiyle büyüme hedefimizden en ufak bir gerileme olmayacak.Kullanılan araçlar zamana ve şartlara göre farklılık gösterse de ulaşmak istediğimiz menzil değişmedi.Son haftalarda atılan adımların hem önceki gelişmelerin mali yükünü hem de artık ertelenemeyecek sarsıntıyı karşılamak için yapılan düzeltmeler olarak görülmesi bir kuraldır.Bu adımların faiz, kur ve enflasyon üzerindeki etkilerini önümüzdeki dönemde ülkemizin ana hedeflerine yaklaşımına katkı sağlayacak gelişmelere dönüştürebileceğimize inanıyoruz. orta vadeli.” Hükümet olarak uyguladığımız ekonomi politikasını dünyadaki benzer politikalardan ayıran çok değerli bir özellik var. Bu da istihdamın önceliklerimizin başında geldiği anlamına geliyor. Bilindiği gibi geçmişte ülkemizde ve dünyada gelişmekte olan birçok yerde uygulanan ekonomi politikaları en büyük kaybı istihdama vermiştir. İşsizliğin arttığı ve insanların evlerine ekmek bulamadıkları bir ortamda, kağıt üzerindeki göstergelerdeki iyileşme toplumlara beklenen refahı, ülkelere beklenen huzuru sağlayamadı. Dolayısıyla bizim için ‘ekonomik istikrar’, ‘istihdamı düzenli olarak artıran sürdürülebilir büyüme’ demektir. Elbette en az bunun kadar değerli olan bir diğer öncelik de ülkeyi ve toplumu istikrarsızlaştıran enflasyonla mücadeledir. Tabii ki finansal istikrar da bu tablonun ayrılmaz bir parçası. Türkiye’nin maruz kaldığı tüm sıkıntılara, saldırılara ve felaketlere rağmen her alanda dimdik ayakta durmasının, bölgesel ve küresel bir güç olarak kabul görmesinin arkasında bu politika yatmaktadır. Ülkemiz ekonomisini sonuçlarla değil, nedenlere inerek ve ortadan kaldırarak büyüttük, geliştirdik ve diğer alanlardaki iddialarımızın dinamosu haline getirdik. Bugün de aynı anlayışla hareket ediyoruz.” İstihdamı artıracak, enflasyonu düşürecek, finansal toparlanmayı sağlayacak, her türlü tedbiri alıp uygulayacak, zenginliği milletin her ferdine yayacak bir politika izlediklerini vurgulayan Erdoğan, “Her dönemde olduğu gibi bu politikada da zorlanıyoruz. Her şeyden önce, sadece arz-talep ilişkisi üzerine kurulu iktisat teorilerinin ülkemizde tam bir karşılık bulamadığı bir gerçektir. Bunun nedenlerinden biri, küresel ekonominin dümenini elinde tutan güçlerin Türkiye’ye yönelik siyasi yaklaşımlarının ekonomik mantığın önüne geçmesidir. Açıkçası kendi politikalarını belirleyen ve uygulayan bir Türkiye tablosu siyasi, ekonomik ve askeri gücü nedeniyle kimsenin çıkarına değildir. Bu nedenle üstü kapalı engellemelere ve yasa dışı uygulamalara her zaman maruz kalıyoruz. Ülkemizin durumunu farklı kılan bir diğer sebep ise bazı dönemlerde avantajımıza olan esnek sosyal ve ekonomik politikalarımızın uzun vadeli politika ve kuralların kök salmasını zorlaştırmasıdır. Döviz ve altın, insanımızın tasarruf alışkanlıklarında yer almaktadır. Kıymetli bir kısmı yastık altında olan bu varlıklar, ekonomik işleyişleri nedeniyle istihdama ve üretime katkı sağlamamaktadır. Onun için gel. Halkıma sesleniyorum. Verimlilik ekonomisinden yana olalım. Tasarruf ekonomisinden yana olalım. Atık ekonomisini bir kenara bırakalım. Bunun milletime de devletime de faydası olmaz” dedi. “Geniş altyapı büyümemizin en önemli itici gücüdür” Erdoğan, gayrimenkul ve otomobil piyasalarındaki gelişmelere dikkat çekerek konuşmasına şöyle devam etti:

“Gayrimenkul ve otomobil piyasasının artan fiyatlar nedeniyle cazip hale gelmesi, üretimdeki artışın hak ettiği yere ulaşmasını da engelliyor. Bu gerçekler çerçevesinde, siyasi yaygarayla katılaşan sözlerdeki değerlendirmeler ve güncel konuların analizi ne ülkemize, ne milletimize fayda sağlıyor. Ülkemiz, Türkiye gibi rezerv para, petrol, doğalgaz gibi karşılıksız gelir sağlayan kaynaklara sahip değil. Ne yazık ki uzun yıllar ekonomistlerden mahrum kaldı. Kendi politikamızda ısrarcıyız çünkü. Tecrübelerimiz ışığında istihdam ve üretimden başka çıkış yolu olmadığına inanıyoruz.Son 21 yılda ülkemize kazandırdığımız eğitim başta sağlık, güvenlik, ulaşım, elektrik ve barınma olmak üzere her alanda yaygın altyapı büyümemizin en değerli itici gücüdür.Bu sayede ticaretten sanayiye, tarımdan turizme istihdamın ve üretimin lokomotifi olan her alanda çarklar dönmektedir. İhracatımız ve turizmimiz neredeyse her ay rekorlar kırarak yoluna devam ediyor. Ülkemiz uluslararası yatırımcıların ilgisini giderek daha fazla çekmektedir. Yaptığımız her toplantıda ülkemize milyarlarca, 10 milyar dolarlık yatırım sözü geliyor. Bu yatırımların büyük bir kısmı, bazılarının iddia ettiği gibi varlık satışından değil, istihdam ve üretim odaklı projelerden oluşuyor. Bulduğumuz doğal gaz ve petrol rezervleri ile mevcut istikrarımızın en değerli handikapı olan elektrik ithalatımızı kademeli olarak azaltacak olmamız, hareket alanımızı daha da genişletiyor.”

keciborluajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort